KÜÇÜKYAYLA Belgesel
494949
Asker Uğurlama
Gelenekler-Görenekler Açıklama Asker Uğurlama Geleneği Köyümüzde yapılan asker uğurlama törenleri oldukça hareketli geçmektedir. Askere gidecek gençler 15-20 gün önceden akraba ziyaretlerine başlarlar.Gençlerin ziyaret ettiği akrabaları,asker adaylarına çeşit çeşit yemek ikramında bulunurlar. Bu ziyaretler 15-20 gün boyunca değişik akraba ve arkadaşlarında olmak üzere devam eder. Askere gitmeye 1 gün kaldığında topluca asker düğünü yapılır. Düğün masraflarını asker aileleri ortak olarak karşılar. Davul-zurna eşliğinde büyük bir coşkuyla yapılan asker düğününde tüm köy gençleri kızlı-erkekli oynarlar. Ertesi gün askere gidecek gençler evlerinden çıkarken aileleriyle vedalaşarak helallik isteler ve, Allahaısmarladık derler. Bu esnada evlerinden çıkarken askerlik günlerinin su gibi geçmesi temennisiyle asker adayının arkasından su dökülür. Askere gidecek olan gençler,sabah saat kaçta evden çıkacaklarını daha önceden kararlaştırıp evden anne, baba, kardeş, yakınları ve komşuları ile beraber çıkarlar. Gençler av tüfekleri eşliğinde evden çıkıp, ara ara havaya ateş ederek son toplanma alanı olan köyün dışına doğru yürüyerek giderler. Askerlerin toplanma alanına gelmeden önce havaya ateş etmediği bir anda eşlik edenlerden birisi askerlere şu hatırlatmayı yapar; ’’ hadi bi öksürün bakalım’’.Talimat niteliğindeki bu hatırlatmayla askerler hep birlikte havaya ateş açalar ve gerçekten mutluluk verici bir görsellik yaratırlar. ( Köy meydanında gençleri uğurlayacak köy halkı toplanmıştır. Askere gidecek gençler bu meydana gelir ve tek tek büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperek vedalaşırlar. Bu uğurlamalarda davul-zurna çaldırıldığı da olur . Bu esnada köy halkı tarafından askere gidecek gençlerin ellerine para sıkıştırılır,dua ve tekbirlerle askerler uğurlanır. Askerliğin çocukluktan adamlığa geçiş dönemi olduğu kabul edilmektedir.) Evlatları askere giden ailelere komşuları tarafından “Allah Kavuştursun” a gidilir. Mehmetçikler askerliğini bitirip de köyüne döndüğünde ilk gören ailesine müjdeyi verir ve asker ailesi tarafından müjdeleyene hediye takdim edilir.(Bu gelenek asker mektuplarını ulaştıranlar için de uygulanmaktadır.)Telefonun yaygın olmadığı 1970-80’li yıllara kadar, askerlerden mektup aracılığıyla haber alınmaktaydı.Asker mektupları ailesi, nişanlı ise nişanlısı tarafından evin en iyi ve güvenilir bir köşesinde saklanmaktaydı. Herhangi bir nedenle askere gidemeyen genç, bundan büyük üzüntü duymakta, askere gidenlere imrenerek bakmaktaydı. Askerlik,erkeğin evlenme yaşı olarak kabul edilmekteydi ve askerliğini yapmayan gence, kız ana-babası kızlarını vermek istemezdi’’ Askerlik bitince düşünürüz’’ diye kız isteme taleplerini kibarca geri çevirirlerdi. Askerliğin çocukluktan adamlığa geçiş dönemi olduğu kabul edilmekteydi. Hafızamda kaldığı kadarını aktarmaya çalıştım. Selamlarımla, Emin SEVGİ 49494949494949494949494949
Aret dalı
Aret dalı gelinin areti (kızlığındaki -kankardeş benzeri- en samimi arkadaşı) Genç iki kızı herkesin ortasına çağırırlar ve parmaklarından birer damla kan alınır. Parmaklar birbirlerine bitiştirilir. Bunlar artık kan kardeş olmuşlardır. Biraz zaman geçtikten sonra iki kız aynı renkte, aynı modelde elbise giyer. İki genç artık birlikte gezerler, birlikte eğlenirler, birlikte çalarlar, birlikte oynarlar. Saçlarının kesimi ya da örümü bile aynıdır. Bunlar öyle akraba olmuşlardır ki kardeşler arası ya da çocukları bile evlenemez, doğacak çocuklar da bunlara Aret ana derler. Bu yapılan olayın en görsel ve en güzel yanı kızlardan birinin evlenirken ötekinin evlenecek olana vereceği Aret çiçeğidir. Bu çiçek ya Çam dır ya da dalları bol olan bir çiçektir. Evlenecek olan kıza öteki Areti hazırlar, çok da güzel süslenir, üzerine bir paket Sigara, tespih, çakmak, emzik, çocuk başlığı, erkek çorabı, çocuk patiği, balon, cep aynası, tarak, kokulu sabun, sakız, elma, portakal, ayva, Aret çiçeğinin etrafını saracak şekilde gelin teli ve kırmızı bir grep ile örterler. Bu çiçek düğünün ikinci günü ( Cumartesi günü ) alınır, çiçeği almak için bütün köylü Aretlik kızın evine giderler, kızın evinde uzun bir süre eğlence yapılır, daha sonra Aret çiçeği ortaya çıkartılır. Köylüler bu çiçeği ağır ağır gelin’in evine götürürler, gelin çiçeği kapıda karşılar ve onu içeriye alır. Bu çiçek Pazar günü gelin’i almaya gelen gelin arabası ile birlikte damat’ın evine götürülür. Bu çiçek bir dostluğun hem de bitmeyen bir dostluğun sembolüdür. Bu olayı diğer kız evlenirken evli de olsa öteki arkadaşına aynısını yapar. Bu sembol ile birlikte çocuklar da bu kişilere ölünceye keder saygı ve sevgide kusur işlemezler. Tam bir akraba olmuşlardır. Kendi aralarında evlilik kesinlikle olmaz ve müsaade edilmez ama yaşanması gereken bu dostluklar ölmemelidir, bunlar fiilen yaşanmalıdır, kalemler de anı olarak kalmamalıdır. 49494949
Kuskus
Kuskus yapımı Trakya mutfağında kışlık hazırlıkları arasında önemli bir yer tutar. Yöre mutfağının sevilen lezzetleri arasındaki kuskus, yapımı zahmetli, kendine has ritüeller ile Trakya'nın hemen hemen her köşesinde, özellikle Kırklareli'nin Balkan köylerinde yapımına rasladığımz bir hamur işidir. İçeriğindeki süt ve yumurta ile besleyicidir. Özellikle emek yoğun çalışılan köylerde, çabuk hazırlanabilir oluşu, besleyiciliğiyle sofranın ana öğünü gibi kabul gördüğü olur. Üzerine lor peyniri-ekşimik gezidirilerek tadı katmerlenen kuskus pilavına turşu veya kışlık olarak hazırlanmış mayhoş meyve suları ( kızılcık, erik, vb...) çok yakışmaktadır. Kuskusun hazırlanışından biraz bahsedelim. Süt-yumurta-su karışımı bir çeşit yapıştırıcı gibi kullanılarak, un irmik yahut bulgur tanecikleri üzerine yapışarak yuvarlak taneli bir yapıya büründürülür. Bunun içinde kuskus teknesinin uzun iki kenarına ki kişi karşılıklı oturur. Yeterince irmik yahut orta irilikte bulgur tekneye alınır. Üzerine süt-su-yumurta karışımından bir cezve kadar gezdirilip irmiğin nemlenmesi sağlanır. Üzerine avuçla yeter miktarda un eklenip, karşılıklı oturanlar iki ellerini tekne içinde sağa sola savurarak ellerinin altındaki irmiğe unun yapışarak gittikçe yuvarlak bir şekil almasına çabalarlar. İrmikli un karışımı nemini kaybettikçe cezve ile süt-su-yumurta karışımı ilave edilip, yine bir parça un ilave edilir. Bu işlem ile un irmiğin etrafına yapışarak yuvarlaklaşmaya başlar. Yuvarlaklaşan kuskuslar istediğimiz ölçüdeki bir kevgire alınır. Kuskus teknesinin üzerinde elenerek, küçük taneciklerin yine tekneye düşmesi sağlanır. İstediğimiz boyuttaki kuskuslar ise temiz bir bez üzerine, kenara alınır. Bu işlem ile elimizdeki irmik bitene kadar ( yahut istediğimiz miktar neyse ) kuskus yapımına devam edilir. Bu arada kuskus yapımında mutlaka gerekli olan kuskus teknesinden bahsetmek gerekir. Kuskus teknesi, bir buçuk metre civarında uzunluğa sahip, 40-50 cm derinlikte, 50-60 cm eninde ve şekil itibarıyla bir küveti andıran ahşaptan bir mutfak malzemesidir. Köşesiz, çıkıntısız, yuvarlakça kenar hatları vardır. Zira kuskus hazırlayanların elleri sürekli bu teknede olacağı için, ellerinin rahat hareket etmesi, kıymık batmaması gerekir. Her evin kilerinde kuskus teknesi olmadığı için, köylerde belli sayıda olan tekne kuskus yapımı sırasında köylülerce sırayla kullanılır. Bu sebeple kuskus yapacaklar malzemelerini alarak bir evde toplanırlar ve 3-5 ailenin kuskusu imece usulüyle el birliği ile yapılır. İşi biten kuskus teknesi, diğer kuskus yapacaklara devredilir. Malzemeler : • İrmik veya bulgur ( Hazırlanmak istenen kuskus miktarına göre ve orta boy irilikte... ) • Un ( Hazırlanmak istenen kuskus miktarına göre... ) • 3 lt süt • 30 Adet köy yumurtası • Yarım lt su • 5-6 yemek kaşığı tuz • Kuskus kevgiri • Kuskus teknesi • Orta boy kahve cezvesi 494949
KAÇAMAK
Kaçamak, Rumeli mutfağının en kendine has uygulaması olan yemeklerindendir. Kırklareli mutfağının bu kendine has mutfak uygulaması, özellikle Pomak köylerinde sofraların baş yemeğidir. Bazı pomak köylerinde ( Küçükyayla-Vize gibi...) bayram sabahlarında sofraya ilk gelen yemektir. Lezzet olarak çok alışıldık bir lezzet değildir.Özellikle tarım ve hayvancılıkla, dolayısıyla yoğun vücut gücüyle çalışan insanlar için, oldukça doyurucudur. Üzerine ekşimik ( lor peyniri ) konularak yense de, bu enerji gereğini sağlamak için, pekmez ve kavurma eklenerek de yenir. Malzemeler -8 su bardağı su -Aldığı kadar mısır unu - -Tuz Üzeri için Ekşimik (Lor peyniri ) Tereyağ Pekmez Kavurma o Bir tencerenin yarısına kadar su konur ve kaynatılır. o Mısır unu kaynayan tencerenin üzerine karıştırmadan dökülür. o Mısır ununun üç yerinden delik açılır. Oradan kaynamaya devam eder. o Deliklerin içinden tuz dökülür. o Yavaş ateşin üzerinde karıştırmadan 45 dakika daha kaynaması sağlanır. o Sıcak tencere yere konur. Tencerenin iki tarafından ayaklarını yakmaması için bezle sıkıştırıp tutulur. o Kaçamak için yapılmış özel bir sopa ile karıştırmaya başlanır. o Sonra bir tepsinin içine veya sofraya tahta kaşıkla çıkarılıp isteğe göre peynir, kavurma veya tereyağı konur. . o Bazı yerlerde lor peyniri yerine, ortasından hafif çukurlaştırılmış bölümüne pekmez konularak da yenir.Pekmezli orta kısma yakın bölümden yenmeğe başlanır. Kaşığa bir parça pekmez bir parça da kaçamak gelecek şekilde alınarak, tabağın kenarına doğru gelinerek yenir. Böylece pekmezin döküldüğü orta havuz genişledikçe, kenarlara doğru da pekmez yayılmaya başlar. o Afiyet olsun. 49494949
Kurban Çeşmecikleri
Kurban Çeşmecikleri olarak adlandırılan mıntıka merkezi noktada yanyana bulunan iki küçük pınarın aktığını söylemek mümkün. Bugün bu pınarlar; önlerinde hayvan sulamaya yönelik yalaklar uzanan iki çoban çeşmesinin kurnasından akar ki, mıntıkaya "çeşmecikler" adını veren onlardır. Yağmur duası ve kurban; haydi elller uzansın gayri; bir yağmur duasına... Heryıl mayıs ayının 9. gününde; sürü sahiplerinin bağışladığı hayvanlar, bağ bahçeden derilmiş ürünlerden ayrılan pay ortaya konur ve bir imece usulü harmanlanıp kurban alanında bütün köylü ortak bir sofrada nasiplenir önce bundan. Ve ardından "Yağmur Duası gelir. Toplu Kurban yemeğinin ardından, kurban duasına hazırlanır meydan... Başta imam; çoluk çocuk, dede, baba kim varsa safa geçer ardından. Eller yağmurun yağışına hazırlanır biçimde, göğüs hizasına uzatılır ve parmakları yere doğru salınır... İmam okur duayı, cemaat tekrarlar. Et yemeği için sürü sahipleri birer, ikişer küçükbaş hayvan bağışlardı. Aklımızda kalan isimler; Osman TOPUZLU, Süleyman TOPUZLU, Raif TATLIYÜZ, Şakir KARACA, Ethem MEMİŞ, Faik TATLIYÜZ, Arif EŞİYOK, Salih DÖNMEZ, Osman KUZU, Süleyman YEL, Tahir EKİM Bizler, torunları oradaydık. Namazımızı eda ettik. Geçmişteki o güzel günler ve güzel insanlar hayalimizde canlandı.Sanki kazanların başında o gün bizlere yemek dağıtacak gibi yanıbaşımızdaydılar. O günlerde yemeklerimizi hazırlayanlar; Lüman KARACA, Emin SEVGİ, Rasim FİNCAN, Süleyman MENLİK(afyonlu), Arif ADIGÜZEL, Kazım ÇINAR(berber), Ali Osman SEVGİ, Ali Osman KARACA, O günlerde yapılan yemekler; Et yemeği, Fasulye, Pilav, Tatlı çorba Burada yazılan isimlerin hepsi rahmete kavuşmuştur. Kedilerini rahmet ve şükranla anıyoruz. 49494949494949
 
Küçükyaylam
 
Bazı insanlar o kadar fakir ki, sahip oldukları tek şey para..
 
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur
 



eminsevgi 49
49
49
49
BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ
 
emin_svgi@hotmail.com
ulaşabilirsiniz
 
Bugün 4 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!


























































































































































































































Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol